Bütün gıda maddelerinde olduğu gibi sofralık zeytin alımında da tüketicilerin dikkat etmesi gereken bazı noktalar bulunmaktadır. Kısaca bahsedersek;
- Doğal işleme yöntemleri ile işlenen zeytinler biraz acı olabilir. Bu bir kusur değildir. Çünkü bünyesinde bir miktar oleuropein kalmış demektir. Bu madde zeytin yaprağından ekstrakte edilip draje halinde insanların günlük antioksidan alımına destek olmak için tüketime sunulmaktadır.- Doğal olarak üretilen zeytinler fiyat olarak daha yüksek ücretli olabilir. Çünkü yenilebilir hale gelmeleri 5-6 ay bazen 10 ay gibi uzun süreler gerektirebilmektedir. Kimyasal yöntemle yenilebilir hale gelen zeytinler ise 4-5 hafta içinde tüketime sunulabilmektedir.- Yeşil bütün, kırma ve çizme zeytinler alındıktan sonra sofraya yenilebilecek kadar çıkarılıp tüketilmelidir ya da sofranızdaki kabında salamura içinde tutulmalıdır. Yoksa buruşma gibi hoşa gitmeyen durum oluşur. Bunun üreticiyle alakası yoktur. Havadaki oksijen ile temas eden zeytinde bu görülmektedir. Ayrıca beklediği kabın içinde salamuranın üzerinde mutlaka yüzeyi kaplayacak kadar yağ bulunmalıdır ki hava ile teması önlenebilsin.- Sofralık siyah zeytin farklı renk tonlarında sofralarımıza sunulur. Tüketime sunulan zeytinlerin farklı renklerde olması özellikle siyah zeytinde kalitesini belirlemez. Sofralık siyah zeytinler, çekirdek rengi, Kesinlikle simsiyah olmamalıdır. Olması gereken vişne, kahverengi, koyu kahverengi ve siyaha yakın tonların hepsini içerebilir. . Bu durum doğallığın bir simgesidir. Naturel zeytin salamurasından çıkarılıp dışarıda bir süre hava ile temas ettiğinde biraz daha renkler birbirine yakın siyah tonlarına dönüşebilir. Yeşil zeytinin aksine siyah zeytinde ise hava ile temas istenen bir durumdur. Çünkü olgun hasat edilmiş ve bir yıldan fazla depolanmış zeytinlerde özellikle beton havuzlarda oldukça siyah olabilmektedir ancak siyahlık çekirdeğine kadar işlememektedir. Ancak Türk Gıda Kodeksi’ nde izin verilmeyen maddeler kullanılırsa bunları anlamak tüketici için zordur. Dolayısıyla markası olmayan veya bilmediğiniz bir yerden zeytin alıyorsanız dikkatli olmalı eğer içinize sinmiyorsa almamalısınız. - Bütün gıdalarda olduğu gibi tüketiciler ambalajlı, markalı ve etiket bilgileri olan ürünleri tercih etmelidirler. Ancak geleneksel olarak zeytin ürünleri hem yerel pazarlarda hem de marketlerde açıkta satılmakta ve tadım yapıldıktan sonra tüketici tarafından tercih edilirse alımı yapılmaktadır. Bu durumda da zeytinin etiketini görmeliyiz. Hangi firma tarafından üretildiği etiket bilgilerinde verilmiş olmalıdır. Böylece şikâyetiniz olduğunda kolayca sorumlulara ulaşabilirsiniz.- Sofralık zeytini kokladığınızda sadece zeytin kokmalıdır. Ağzınıza aldığınızda zeytin tadını hissetmelisiniz. Eti-dokusu sağlam olmalı, kum gibi dağılmamalıdır. İtici, hoş olmayan tat ve koku almamalısınız. Örneğin;
-acımış tereyağı ve peynir gibi kokmamalı
-çürümüş organik madde tadı ve kokusu olmamalı
-zeytin ayakkabı kokusu gibi kokmamalı
-ağzınızda metalik tad hissetmemelisiniz
-ağzınızda sabunumsu bir tat olmamalı
-küf tadı ve kokusu almamalısınız
Dolayısıyla sofralık zeytin, zeytin gibi kokmalıdır.
Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi gibi zor şartlarda daha zinde olmak için, sindirim sisteminizi rahatlatmak için, bağırsaklarınızın düzgün çalışmasını sağlamak için her gün sofralık zeytini tüketmelisiniz.